Birinci Sahne
Burada öylece uzanmış yatıyorum. Gözlerimin etrafı terliyor, ağlamıyorum. Burayı tanımıyorum. Başımın üzerindeki pembe cibinlik benim değil. Üzerinde pırlantalı taçlar olan şu komidin benim değil. Giydiğim şu süslü pijama, ellerimden gelen gül kokusu, hiçbiri, hiçbiri... Burada bu halde ne işim var bilmiyorum ama her şeyi olduğu gibi bırakmam gerektiğini biliyorum, o yüzden bırakıyorum. Ve her şeyi olduğu gibi bırakmam için hiçbir şey yapmam gerekmiyor. Ben de hiçbir şey yapmıyorum. Yorgunum. Öyle yorgunum ki ölmüşüm sanmışlar da beni gömmüşler de ben de tabuttan ve yedi kat toprağın altından tırnaklarımı kanata kanata çıkmışım da gelip her şeyi pembe olan bu odadaki prenses yatağına uzanmışım da uyumaya çalışıyormuşum gibi.
İkinci Sahne
İçeri bir adam giriyor. Kim olduğunu merak etmiyorum. Kim bu adam. Hâlâ uzanmış yatıyorum. Hâlâ her şeyi olduğu gibi bırakmaya kararlıyım. Bekliyorum. Ama endişelenmediğimi söylesem yalan olur. Adam odadaki dolaptan pembe çiçekli bir örtü çıkartıp üzerime örtüyor sonra da ışığı kapatıyor. Örtünün sıcaklığını duymuyorum ama üşümüyorum da. Yalnızca battaniyenin ağırlığını hissediyorum.
Üçüncü Sahne
Güzel bir yaz sabahı. Pembe elbisemi giyip mutfağa koşuyorum. Yemek masasında barbiler uzanmış yatıyor. Onlara oturmalarını söyleyince kalkıyorlar. Annem bize yumurta pişirmiş. Bir lokma ben yiyorum bir lokma Şeli bir lokma da Keli. Sonra Keli’ye misafirliğe gidiyoruz. Çay içip kurabiye yiyoruz ve elbiselerimiz hakkında konuşuyoruz. Babam işten gelince Keli’yle Şeli’ye veda edip babamın boynuna sarılıyorum. Boncuklu bir bileklik almış bileğime takıyor. Yakışmadı dersem yalan olur. Akşam uyumadan önce onu başucumdaki masaya koyacağım.
Dördüncü Sahne
Kimim ben. Hayatım geceden ibaret. Gündüzü olmayan bir yerdeyim. Geceleri bir kadın ve bir adam yanıma gelip beni kontrol ediyor, buna artık alıştım. Arada ağlıyorlar buna da alıştım. Yanıbaşımdaki komidinin üzerindeki giderek artan sayıdaki taçlara, bileziklere ve kolyelere de. Pembenin hakimiyeti de beni eskisi kadar korkutmuyor. Duvardaki kaşsız kızın bana her daim ürkütücü gülücükler atıyor olmasına da alıştım sayılır.
Kimim ben. Hayatım geceden ibaret. Gündüzü olmayan bir yerdeyim. Geceleri bir kadın ve bir adam yanıma gelip beni kontrol ediyor, buna artık alıştım. Arada ağlıyorlar buna da alıştım. Yanıbaşımdaki komidinin üzerindeki giderek artan sayıdaki taçlara, bileziklere ve kolyelere de. Pembenin hakimiyeti de beni eskisi kadar korkutmuyor. Duvardaki kaşsız kızın bana her daim ürkütücü gülücükler atıyor olmasına da alıştım sayılır.
------------
Not: Hiçbir ek zorluk kullanmadım. alistirma.tumblr.com