beşinci saniyeden sonrası allah'ım nolur gözlerim kapanmasın karşımdakine çok ayıp olacak lütfen gözlerimi kapatmayayım dualarıyla geçti. Göz göze gelmekten kaçındığım için dönerci teyzenin göbeğinden istedim yarım ekmeği. Sesim çıkmaz diye bağırarak konuştum insanlarla o halde de duyulmadım. Otobüste yanımdaki tanımadıklarla beraber aynı kitabı okuduk. Bir ninni öğrendim. Bebeklerin de burnunun büyük olabildiğini gördüm. Tanımadığım bir iki insana pardonacabaneredenakbildoldurabilirim sorusunu yönelttim. Otobüsün zeminine kıvrıldım. Üstümü çiğnediler. Bir kadın koluma girmeye çalıştı ona kötü kötü baktım. Gözlerim kapanıyordu. Uykum yoktu. Göz kapaklarım büyüyordu büyüyordu büyüyordu ve gözlerimi hapsediyordu. Allah'ım lütfen gözlerime bakarak konuşulurken benimle kapanmasınlar dedim. Çünkü ayıp olurdu. Çünkü yakışık almazdı. Çünkü kimbilir ne düşünürlerdi. Çünkü ben bağlaçları severdim. Çünkü ödev yapmıyorum. Çünkü göz kapaklarımın dünyayı sarma amacı var. Istersem bana ninni de söyler. Başımı okşar belki ben yatağımda yatıyor olurum. Ninni söyler misin bana derim. Nedenini sorar mı? Sormasın. Bugün benden en az on beş yaş büyük bir teyze bana hocam dedi. Asgari on altı yıl yaşlanmış oldum bir günde, bu beni rahatsız etti derim. Yanımdaydın görmüşsündür muhakkak derim. Gördüm der mi? Camdan dışarı baktığı bir ana denk gelsin. Elma yiyor olduğu için çenesinin gıcırtılarından kadını duymamış olabilir. Hem duymasa ne çıkar yalan söyleyecek değilim ya. Kendimin bile anlamadığı cümleler kuruyorum. Yastık her halükarda ıslanacak. Az acılısı tercihimiz.