Umudun bittiği yer 30. bölüm - yeni roman

Gönderen Etiketler: zaman:

 



Lucian sesiz bir şekilde konuşmaya başladı. Sanki içimdeki soruların çokluğu onun nefes almasına engel oluyordu. Bazı cevaplara ulaşamazsa eğer nefes alamayağını düşünüyordu ve ölüm sebebinin nefes alamamak olması onun için çok hoş bir düşünce değildi. Bu nedenle Beyaz ile konuşmak ona iyi gelebilirdi. Beyaz oldukça bilge bir baykuştu ve mutlaka bildiği bir şeyler olmalıydı.

"Beyaz sessiz olmam gerektiğinin farkındayım ama sana bazı sorular sormam gerekiyor."

"Böyle olacağını biliyordum bari kısık sesle konuş biraz."

"Aslında kısık sesle konuşmama gerek olmadığını düşünüyorum nasıl olsa o manyak katil bizim geldiğimizi herkese söylemiştir. Ne yaparsak yapalım onlardan kaçacağımızı düşünmüyorum ben."

"Düşünmeye başlıyorsun bu oldukça güzel. Düşünmediğin sürece sadece sana söylenenleri yaparsan eğer hiçbir zaman istediklerine ulaşamazsın sen. Bu yüzden kendi doğruların olması gerekir, kendi yolunu çizmen gerekir."

"Yani sen sadece beni denemek için bunca zamandır aynı şeyi söyleyip duruyorsun. Tamam tamam seni suçlamıyorum kendi yolumu bulmam gerekiyor farkındayım. Öyleyse bana söylenen her şeyi bırakmam gerekiyor benim."

"Kesinlikle öyle hadi sor sorularını."

"Sorularımı unuttum kafamı öyle bir karıştırdın ki ne diyeceğimi unuttum. Ben onu çok merak etiyorum Beyaz. Acaba o gördüğüm kadar güzel midir?"

"Güzel olması neden önemli senin için. Gördüğün gibi olsa veya farklı olsa ne değişir. Sevgi değil midir karşındaki insanı güzel yapan? Eğer sen sevgiyle bakmazsan ne anlamı kalır güzelliğin."

"Of ya bendeki şansa bak bula bula felsefeci baykuşu buldum. Evet doğru söylüyorsun o dünyadaki en güzel insan benim için. Sadece onu çok merak ediyorum, sabırsızlanıyorum onu görmek için. Sanki onsuz geçen zamanlar boşa yaşanıyor ve hiçbir anlamı yok hayatımın. Ona en kısa zamanda ulaşmak istiyorum biliyorsun bunu. Beni biraz tanıyor olman lazım aslında beynimin içine girebildiğine göre düşündüğüm her şeyi biliyor olman lazım. Mesela şu anda ne düşünüyorum ben."

"Kavunlu dondurma düşünüyorsun. Dalga geçmeyi bırak şimdi başka sorun yoksa devam edelim."

"Dur bir soru daha soracağım sana. O manyak katil vardı ya hani onu kurtarabilir miyim ben?"

"Neden seni öldürmek isteyen birisini kurtarmak istiyorsun ki?"

"Onun kurtarılmaya ihtiyacı var ama. Eğer onu kurtarmak için uğraşmazsam diğerlerinden ne farkım olur benim? Milyarlarca insan var ama hiçbiri yangını söndürmek istemiyor bunun yerine yangına odun taşıma derdindeler. Ben onlardan birisi olamam ki eğer onlar gibi olsaydım bu yolculuğa hiç çıkmazdım ki ben."

"Ne yapacağım ben senin içindeki bu çocuk umutlarıyla. Onu kurtarman çok zor çünkü kötülük her hücresine işlemiş durumda. Belki hala kararmayan bir parçacı vardır onun ama unutma sen oraya ulaşana kadar seni öldürebilir o."

"Evet, bunu biliyorum Beyaz. Onun kurtarılmaya ihtiyacı var ama, sessiz çığlıklarını duymadın mı hiç. Onu kurtarmam için gözlerimin içine derin derin baktı. Boşuna yaşadığının farkında ama kabul etmek istemiyor. Kandırıyorlar onu ve diğerlerini, beyinlerini yıkamışlar onların ve bir yolunu bulup onları kurtarmam gerektiğini düşünüyorum."

"Eğer onları kurtarmak istiyorsun bir yolunu bulman gerekecek. Bu esnada onların ilk fırsatta seni öldüreceklerini unutma."

"Unutmam merak etme. Hadi gidelim. Bir ara koyu bir kahve eşliğinde devam ederiz konuşmaya."

Lucian ve arkadaşları ilerlemye devam etti. Her türlü saldırıya karşı Lucian saldırı poziyonunda duruyordu. Biraz daha ilerledikten sonra gümüş hırlamaya başladı ve Beyaz "Çok yaklaştık hazır olun" dedi.

Beyaz'ın sözleri üzerine Lucian Gümüş'e doğru dönerek ileriyi işaret etti ve onunla birlikte koşmaya başladı. Tahta bir kapıyı açtığı anda Gümüş içeriye ilk giren olmuştu. Lucian ise onun hemen arkasındaydı ve deri bir elbise giyen kırmızı saçlı bir katil ile karşı karşıya geldi. Katil hafif bir şekilde gülümsüyordu. Gümüş ise 3 tane siyahlı adam ile karşı karşıyaydı. 

"Hoş geldin" dedi katil hafifçe öne doğru eğilip göğüslerini ortaya çıkartarak.

"Hoş buldum. Siz de ne kadar kabasınız insan bir çay ikram eder. Belki yoldan geldik biraz dinlenmek istiyoruz sonra savaşırdık."

"Üzgünüm ama hiç çayımız kalmadı. İstersen içeride bir tane yatak var orada beraber dinlebiliriz."

"Teşekkür ederim teklifin çok güzel olsa da beni orada öldürmeni istemiyorum doğrusu."

"Hayatın boyunca yaşayamadığın zevkleri yaşatabilirdim sana ama sen bilirsin. İkimizin yatakta çıplak bir şekilde yattığımızı düşünsene. Bedenlerimiz terden sırılsıklam olmuş durumda, aldığımız zevkten inliyoruz."

"Evet, bunun sonunu biliyorum ben. Sonra sen benim boğazımı kesiyorsun. Belki kanımı falan içersin manyaksın sonuçta."

"İşte bu yüzden kaybediyorsun sen. Hep düşünüyorsun. Düşünmek hiçbir işe yaramıyor bu hayatta."

"Çok fazla konuşmak istemiyorum seninle. Her ne kadar harika bir fiziğin olsa da, gerçekten çok güzel olsan da teklifini reddediyorum. Sana son bir uyarı yapacağım lütfen yolumdan çekil ve gitmemize izin ver."

Ancak katil Lucian'ın yapmış olduğu teklifi reddettiğini belirten bir şekilde gülümsedi ve iki tane hançerinin uçlarını ona gösterdi. Bu savaşın başladığını gösteren bir işaretti ve Beyaz siyahlı adamlara doğru koştuğu sırada Lucian centilmenlik yaparak ilk hamle sırasını katile verdi."

Katil her hareketinden büyük bir keyif alıyormuş gibi sağ elinde tuttuğu hançerini savurdu. Lucian'ın kılıcı ile kestiği hamle diğer hançerin hareketi ile devam etti ve Lucian kelimelerden yapılmış kalkanı ile ikinci hamleyi de karşıladı.

Lucian ise bu fırsattan faydalanarak katilin boyun hizasından geniş bir yay çizerek kılıcını savurdu. katilin hafifçe geri zıplayarak kurtulduğu bu hamle onun kısa bir kahkaha atmasına neden oldu.

Bir sonraki anda katil ileriye doğru saldıracakmış gibi yaptı ancak hamlesinin tam ortasında ellerinde tuttuğu hançerleri ileriye doğru fırlattı. Daha sonra belinden başka hançerleri çıkartıp  onları da fırlattı. Ancak Lucian bu hamlenin geleceğini düşünmüş gibi kalkanını hemen önünde tutuyordu. "Bence biraz daha yakınlaşalım aramızdaki bu mesafe oldukça sinir bozucu."

"Nasıl istersen erkeğim. Yatak teklifim hala geçerli unutma bunu." Katil cebinden çıkartığı hançerlerle tekrardan saldırdı. Bu sefer ilk hançer Lucian'ın kılıcı ile çarpıştıktan sonra diğer hançer onun kolunun üst kısmını hedef aldı. Ancak tam bu esnada Lucian kalkanını ileriye doğru iterek katilin dengesini bir an için bozdu ve kalkanı ile sertçe bir darbe indirip kalkanın alt tarafından kılıcını sapladı.

Katilin bacağına isabet eden kılıç onun derisini parçalayarak ilerledi ve kemiğine çarpınca durdu. Lucian kılıcını çıkartırken hafifçe yana çekerek çıkarttı ve katilin bacağında geniş sayılabilecek bir kesik oluştu.

"Hiç fena değilsin. Kan kokusu beni çok tahrik ediyor bilmeni isterim."

"Tiksiniyorum sizden. Nefret ediyor bile olabilirim."

"Nefret aşkın zıttıdır. Ben seni aşkla öldürmek istiyorum sen ise beni nefretle. Keşke daha farklı olsaydı."

Katilin bir sonraki hamleleri Lucian tarafından savrulduktan sonra Lucian önce kalkanını geniş bir şekilde savurdu ve onun çartığı katil bir anlığına sersemledi. Ardından Lucian kılıcını ileriye doğru sapladı ve kılıç katilin sol boşluğundan içeriye girdi ve yere akan kan miktarı artmaya başladı.

"Madem beni öldüreceksin hadi dudaklarımız birleşsin ve aşk olalım."

"Yürü git manyak katil." Lucian cümlesini bitirdiği zaman kılıcını yere doğru düşmekte olan katilin boynuna doğru salladı. Katil kılıç katilin boğazını kesip kafası yere düştüğü sırada gülümsüyordu. 

Lucian Gümüş'e doğru baktığı sırada yerde yatan 3 tane cesedi gördü ve Gümüş renginde olan tüylerinin kırmızı olduğunu. 

"Off be Gümüş şu haline bak. Buradan çıkalım seni güzelce yıkamam gerekecek. Şu işi biraz daha temiz yapsan ne olurdu sanki."

Yorum Gönder

Back to Top