İstanbul Ankara Arası

Gönderen Etiketler: zaman:
Bu yazıya başlarken bir trende değilim. Ama içimden bir ses bu yazının sonlarını yazarken bir trende olacağımı söylüyor.

Yolculuk var, bir tane daha. Ailemizin yarısı birinde yarısı diğerinde olduğundan İstanbul Ankara arası mekik dokuyoruz. Hâlâ bir yerde kalıcı değiliz, hâlâ valizlerden giyiniyoruz. Göçebelik hissinin somut cisme bürünmüş hali. İnsan alışma uzmanı ama. İnanın ki bu duruma alıştık. İnsanlar nelere nelere alışıyor. Çok şükür ki biz sevdiklerimizin yanında, bildiğimiz yerlerde göçebeyiz.

Hollanda’dan döneli iki ay oldu. Bu yazı ikinci ay güncellemesi olsun. Neler oldu neler.

İlk imza günümüzü yaptık ve ikincisini. “Çok beklentiye girme, ilk imza günü her zaman hayal kırıklığı olur, bir iki kişi gelirse sevin ama kimse gelmezse de üzülme” dediler. Sağduyu işte, ne denir. Kitabımın çok satan olmadığı açık. Ben de aman aman bir şey beklemiyordum zaten. En kötüsüne hazır ol, daha iyi olursa sevin mottosu gereği zaten kötüsünü bekliyordum. Amaaa hiç beklemediğim kadar kişiyle karşılaştım. İlk fuarda. İkincisinde değil. İkincisinden birazdan bahsedeceğim.

İlk fuar, Üsküdar Kitap Fuarı’ydı ve epeyce merkezi bir yerdeydi. Hava güzeldi, fuar da fıkır fıkır kalabalıktı. İz Yayıncılık standı hemen girişteydi. Tüm bu faktörler bir araya gelince adı duyulmadık bir yazarın ilk imza günü için yeterli (hatta fazla) katılım olması için tüm şartlar sağlanmıştı. Bir de karı koca yan yana kitap imzalıyor oluşumuzun şirinliğini bu formüle eklemem gerek. Hehe. Bizi tanıyıp gelenler olduğu gibi orada görüp kitabımızı alan da oldu böylece.

Velhasılı kelam, ilk imza günü hiç beklemediğim kadar güzeldi ve vaktin nasıl geçtiğini anlamadım. Peki ya ikincisi?

İkincisi aslında ilki olmaydı. Kendimi tüm o hazırlamalarım, en kötüsünü bekleyişlerim filan ikincisine denk gelmeliydi. İlk fuarı gördükten sonra gelen o umut parıltıları hiç olmamalıydı. O zaman tam beklediğim gibi olacaktı. Kuş uçmaz kervan geçmez bir bekleyiş... (Bu arada B. ve N. size haksızlık etmek istemem, geldiğiniz için çok teşekkürler;)
 

Boyumun ölçüsünü aldım ve diğer şehirlerdeki fuarlara da katılmak isteyen hırslı demeyelim ama belki had bilmez tarafımı dizginleyebildiğimi söyleyebilirim böylece. (Turne yapayım tam olsun.)

Başka neler oldu.

Hollanda’dan arkadaşım geldi. Size ondan daha önce bahsetmiştim. Ekşi mayayla başlayan arkadaşlığımız birbirimizi ülkeler arası ziyaret edecek ve birbirimizin evinde kalacak seviyeye ulaştı. Bu arkadaşlık meselesi gerçekten çok ilginç. Ne ara nasıl oldu anlamıyorsun. İşin en güzel tarafı, eşlerimiz de birbirleriyle çok iyi anlaşıyor. Hatta belki bizden bile iyiler.

Beş günlüğüne İstanbul’a geldiler. Ve bence onları bayağı iyi ağırladık. (Annemlerin bunda çok büyük payı var, Allah onlardan razı olsun).

Size de gezi açısından fikir olması açısından nerelere gittik, neler yaptık başka bir yazıda (haftaya) anlatacağım. İstanbul'da kısa vakitte nereler gezilir, neler yapılır, ne yiyip içilir. İddialı değilim ama deneyeceğim. :)
 
Tahminim doğru çıktı, bu yazıya başlarken bir trende değildim ama şu an bir trendeyim, Ankara'ya bir saat yolumuz kaldı. Yolcunun duası makbulmüş, aklıma gelmişken biraz dua edeyim. Siz de hoşçakalın, sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere. Düzenli haftalık yazılara devam etme niyetim var, bunu da buradan duyurmuş olayım.
Yorum Gönder

Back to Top