Pozitif Psikoloji 3 - Duygusal Zeka

Gönderen Etiketler: zaman:
Merhaba sevgili okurlar. Bu hafta Pozitif Psikoloji Serisi kapsamında konumuz Duygusal Zekâ. Nedir, ne işe yarar, nasıl geliştirilir gibi konulardan bahsedeceğim.

Duygusal Zekâ nedir? Normal zekâdan farklı mıdır? Zeki olmadığımızı düşünürken başka bir yönden zeki çıkma ihtimalimiz mi var? Ya da tam tersi, kendimizi zeki sanarken aslında vasat olduğumuzu fark edeceğimiz bir zekâ türü mü? Kim çıkartıyor böyle şeyleri? Ne lüzumu var?

Duygusal zeka (namı diğer EQ) hem kendi duygularımızı hem de başkalarının duygularını tanıma, bunları birbirinden ayırt edebilme ve bu malumatı kullanarak düşünceleri ve davranışları bunlara göre yönlendirme kapasitesi anlamına geliyor. Bu cümle biraz karışık gelmiş olabilir ama üzerinde biraz daha duracağım daha anlaşılır hale gelecektir. 

Duygusal zekanın hayat amaçlarına ve başarıya ulaşmada bildiğimiz manadaki zekadan daha önemli olduğunu iddia edenler var. Bu tamamen doğrudur diyemem. Ama duygusal zekanın kişiler arası ilişkilerde çok önemli bir rolü var. İnsanlarla ve kendisiyle ilişkisi iyi olan bir kişinin de kişisel hayatında, iş hayatında, aile hayatında daha başarılı olacağını söyleyebiliriz. Ayrıca duygusal zekası yüksek insanların stresle başa çıkabilmeleri daha mümkün oluyordur, dolayısıyla bu şanslı insanların hem ruhen hem bedenen daha sağlıklı olmaları daha muhtemel. 


Duygusal zekâ üzerine birçok model var, bunlardan birinden bahsedeceğim. Mayer-Salovey-Caruso Modeli duygusal zekanın dört temel yönünün olduğunu söyler. Bunlar: Algılama, Anlama, Kullanma, Yönetme. Her maddenin üzerinden teker teker geçelim bakalım. 

1) Algılama

Hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını farklı bağlamlarda tanıyabilme, o an hangi duygunun hissedildiğini algılayabilme yeteneği. Örneğin birinin ses tonundan, yüz ifadesinden, kullandığı kelimelerden, beden ifadesinden gelen ipuçlarını kullanarak o kişinin nasıl duygular içinde olduğunu anlayabilmek diyebiliriz. Duyguları algılamada mahir olan insanlar daha empatik olurlar ve sosyal ortamlarla daha iyi başa çıkabilirler. 

2) Anlama

Duyguları fark etmek başlı başına yeterli değildir, bu duyguların verdiği mesajı da anlayabilmek gerekir. Anlama yönü bunu ifade ediyor. Benim antrenmanını en çok yaptığım mesele de bu sanırım. Özellikle kendime dair duyguların nedenini deşmeyi seviyorum. Şu an biraz canım sıkkın, neden acaba? Bu sıkıntının kaynağı ne? Ne yaptım da canım sıkıldı? Bu konuda mahir olan insanlar duygulara nokta atışı isim koyabilirler, karmaşık duyguları, çatışan duyguları anlayabilirler. 

3) Kullanma

Duygular nasıl düşündüğümüzü etkileyebilir. Mesela mutlu hissettiğimizde daha olumlu şekilde düşünebiliyorken, mutsuzken işte her şeyin sonu bu artık çıkış yok gibi düşüncelere kapılabiliyoruz. Duygularımızı kendi menfaatimize olacak şekilde problem çözme, karar verme süreçlerinde kullanabiliriz. Mesela bir sınavdan önce sakin bir ruh haline girerek sınava odaklanmayı arttırabiliriz. 

4) Yönetme

Duyguları yönetebilme kabiliyeti. Olumsuz duyguları sıfıra indirmek mümkün olmasa da bunları dozunda yaşayabilmek. Ve bir duyguyu ifade etmek için uygun zamanın ne olduğunu bilmek. Mutsuz hissettiğimizde kendimizi daha iyi bir hale getirebilmek için bir yol bulabilmek. Duygularını yönetme konusunda iyi olan insanlar yalnızca kendi duygularını kontrol altına alabilmekle kalmaz başkalarının da kendi duygularıyla başa çıkabilmelerini sağlar. Bence duygusal zekanın bu yönü en zor olanı, en azından benim için.

Bu dört maddede kendinizi bulabildiniz mi? Her birinde ne kadar mahir olduğunuzu düşünüyorsunuz? Hepsinde iyi olabileceğiniz gibi kiminde iyi kiminde kötü de olabilirsiniz. Benim için durum pek iç açıcı değil doğrusu. Ama eskiden daha da kötüydüm. Yani demek istediğim şu, duygusal zekanızı geliştirebilirsiniz. 

Pozitif Psikoloji’nin en sevdiğim yanı “neysen o, ötesi yok” bakışından uzak durması. İnsanın gelişebileceğine dair inancının olması. Yürü be insan! Kim tutar seni! (Gaza geldim.)

Peki duygusal zekamızı geliştirecek ne yapabiliriz? 


Mood Diary (Ruh Hali Günlüğü)

İngilizcesini başa yazdım çünkü bu konuda ufak bir google araştırması yaparsanız çok güzel malzemelere ulaşacağınızı düşünüyorum.

Yapmanız gereken şey ruh haliniz değiştiğinde bunu not almak. Değişimin yanısıra şu üç maddeye cevap vermek:


Bu günlüğü düzenli olarak devam ettirip ara ara dönüp okumanın duyguları algılamada ve anlamada gelişim sağlayacağını söylüyorlar. Ben sistematik şekilde yapmadım bu egzersizi (defter tutmadım ama başlamayı düşünüyorum) aklımdan kabaca geçiririm şu an ne oldu ve neden böyle hissediyorum diye sorarım, bunun bile faydasını gördüm, en azından ruh halimdeki değişimlere bir yabancı gibi seyirci kalmıyor bizzat sürecin içinde rol aldığımı hissediyorum. Ama bir yere not almak eminim çok daha etkili olacaktır.

Hadi bir örnek yapalım. Mutlu mesut yemek yapıyordum, telefonuma mail geldiğine dair bildirim geldi, baktım patronum, bana "sana gönderdiğim dosyayı aldın mı" diye soruyor. İçime bir sıkıntı çöktü. Tövbe estağfirullah bu sıkıntı da nereden çıktı? 
  • Patronumdan mail gelmesi beni üzgün ve sıkışmış bir halde hissettirdi. 
  • Bana mail atma sebebinin işlerini hızlandır demek olduğunu düşünüyorum. Kesin benim ne kadar beceriksiz olduğumu düşünüyor, beni işe aldığı için çoktan pişman olmuştur. Bana yaptıracağı işi başkası olsa çoktan yapmıştı. 
  • Mutlu mesuttum, yemeğe de sevdiğim şeyi pişiriyordum ama şimdi otursam ağlayacağım. Değişim için 7 diyebilirim. 
Bu kadar kolay. 


Bu haftanın da sonuna gelmiş bulunmaktayız sevgili okurlar. Katkılarınız ve soruları yorum olarak ekleyebilir, bana mail atabilirsiniz. Bu Pozitif Psikoloji serisini çok çok uzatmayacağım, sona yaklaştık, bunun da haberini vereyim, haftaya son yazıyla bu dosyayı kapatacağım. Pozitif Psikoloji’yi her yönüyle anlatmaya kalksam önümüzdeki bir yılı filan ona adamam gerekebilir ki bunu pek istemiyorum. Daha ciddiyetsiz konularda yazıp çizmeyi özledim doğrusu, tabii araştırma yapmak zorunda olmadan yazmayı da (tembellik işte). 

Ruh hali günlüğü tutmayı unutmayın, kendinize iyi bakın sevgili okurlar.



Kaynaklar

Boniwell, I. (2012). Positive Psychology In A Nutshell: The Science Of Happiness. McGraw-Hill Education (UK). 

Carr, A. (2011). Positive psychology: The science of happiness and human strengths. Routledge.

Hefferon, K., & Boniwell, I. (2011). Positive psychology: Theory, research and applications. McGraw-Hill Education (UK).

Snyder, C. R., & Lopez, S. J. (Eds.). (2009). Oxford handbook of positive psychology. Oxford University Press, USA.
Yorum Gönder

Back to Top