Taviz

Gönderen Etiketler: zaman:
  Karşıdan bir nokta geliyor. Bir küre. Hayır hayır bir füze! Dikkat et gözüne girmesin. Belin kıvraksa köprü yapar gibi arkaya kaykıl. Selam tatlı kız ben maykıl. 
 Bir konumuz yok evvela. Yer de yok. Olay da yok. Zaman da yok. Kişi belki olabilir. Kişiye izin verince diğerlerine de veresim geldi. Ne derler bilirsiniz, şu an kelimeyi hatırlamıyorum ama harfler itibariyle tahaküm gibi bir şeydi, birini istisna tutup ona normalde yapıldığı gibi muamele yapmamak gibi bir anlamı vardı. Allah'ım gerçekten hatırlamıyorum! Bir şey bir şeyi doğurur. Ney neyi doğurur? Anne çocuğu? I ı olmadı. Bu kelimeyi zihnimin derinliklerinden getirmeye çalışmayacağım. Geleceği varsa kendi gelir ve ben de ona tüm güler yüzümle kapıyı açarım. Ayak seslerini kolladığımı, ufak bir gürültüde kulaklarımın dikildiğini filan çaktırmam. "Ne zamandır seni bekliyordum" demem. Yapı dersiniz herhal, bir miktar ketum olduğum söylenir. Aslında kimse bana ketum demedi, bir iki defa ben kendime ketum dedim, hepsi bu. İlkokulda soğukkanlı derlerdi. Bilmiyorum bir alakaları var mı? Şiir okurken heyecandan titrediğimi fark etmemiş olabilirler. Acıklı kurgularda gözlerimin yaşardığını hele fark ettiklerini hiç sanmıyorum. Nereden nereye geldik öyle değil mi. Değil. Her şey her şeyle alakalı. Bir yere gittiğimiz de yok. Öyleyse bir yere de gelmedik.

  Özlemedin mi beni diye haykırasım geliyor. Di'li geçmiş zamanlı olumsuz soru cümlesi, olmadı. Pekala. Beni özlemiyor musun? Peki âlâ. Bizde günler yavaş geçiyor, aylar nispeten hızlı. Otuz gün var demem, bir ay var derim. Kardeşim bir yaş büyür ve ona hediye alırım. Bir kuş ölür ve ona mezar kazarım.
  Sınavlarım vardı bu haftasonu. Sırf para verdiğim için devam ettiklerim başlığı altında incelenmesi gereken bir durum da ikinci üniversite okuyor olmam. Eğlenceli olduğunu iddia ediyorum, yoksa sınav sorularını okumaya dahi üşenirim. Eğlenceli çünkü 5953 sayılı basın iş kanununun içeriği çok ilgimi çekiyor. Aklımda kalmış olsaydı bir şeyler yazardım, inanın sizi de engin bilgilerimle müşerref kılardım lakin unuttum gitti.


  Karşıdan bir kuş geliyor. Bu sefer eğilmenize lüzum yok. Bu cümlenin yanına zira'yla başlayan bir cümle yakışırdı, şunu yazarken fırsatı kaçırdık. Durun bunu yapmam gerek! Bu sefer eğilmenize lüzum yok. Zira azizim göz altı torbalarımız mütemadiyen şişmekte ve aile eşrafı tarafından uzaylı garayib mahluklara benzetilmekteyiz. Bir kuş yüzünden eğilecek olursanız, uzaylı olduğumuz üzerinde fikir birliğine varılır, bu size de ürkünç gelmemekte midir? 
  Anlatacak hiçbir şeyim yok, anlatacak bir sürü şeyim var ama anlatmak istemiyorum. Bu iki cümle karşımdaki için aynı anlama gelmeli. Görüştüğüm pek insan yok zaten. İşin aslı mecbur kalmasam bu sayı sıfıra filan inebilir, dürüst olup bire-ikiye inebilir demeliyim. Rabbim kız okula geliyor, yaşasın cumhuriyet! 
  Başta hatırlayamadığım kelimeyi de buldum: taviz. Taviz tavizi doğurur diyecektim. Şu an hafifledim, acayip hafifim; havalanıp uçmaya kalkalabilirim. Oh be. 
  Bu yazı da havada kalsın. Füzeler kuşları bombalasın. Ben de kuşları gömeyim.

Not: Başlığı yazıyı bitirdikten sonra koydum. 
Yorum Gönder

Back to Top