Blogger Tipleri

Gönderen Etiketler: zaman:
Ne zamandır böyle bir yazı yazmak isteğindeydim ama gerekli gereksiz alınanlar olur, bu durum da beni üzer diye düşünüp vazgeçiyordum.

Sonra, blogumu takip eden isimlere uzun uzun bakıp, bu kitlenin sağduyusuna güvenmem gerektiğini farkettim.

Ama gene de eklemek isterim ki sözüm meclisten dışarı arkadaşlar, üstelik sadece biraz mizah olsun ve haliyle birazcık da özeleştiri olsun diye oturdum ekran başına.

Öperim hepinizi :)


1 ) Copy - Paste ( kopyala - yapıştır ) Üreticiler


Bu blog yazarları oturup kendi bilgi ve birikimlerini paylaşacaklarına enteresan bir şekilde işin kolayına kaçarlar. Mesela, en yakın dostları olan arama motorlarına yazdıkları kelimelerin peşine düşüp buldukları hemen her yazıdan alıntılar yapıp atarlar bir kenara. Daha sonra topladıkları alıntıları birleştirip, araya birkaç süslü cümle sıkıştırıp sanki kendi yorum ve bilgileriymiş gibi koyarlar okuyucunun önüne. Altında kendi imzalarıyla tabii...

Hatta bazıları öyle özensiz ve baştan savma yaparlar ki bu işi, yazının başında girdikleri konunun, yazının sonuyla ilgisi bile olmaz. Leke çıkarıcıları listelediği yazıda kedi kumu markası vererek bitirenleri bile olur yani. Bir yazarın bir tek cümlesini okuduğu için, kendini o yazar hakkında herşeyi biliyor sanıp, gerekli gereksiz ahkam kesenlerine de rastlarsınız, bu bulduklarını birleştirme işi sayesinde kendilerini hakikaten "olmuş" sayanlarına da.

2 ) Hamarat Ablalar



Bu arkadaşlarımız o kadar marifetlidirler ki yaptıkları her iş muazzam başarılı olur. Yemek yapmayı, dikiş dikmeyi, temizlikte "en" olmayı, çocuk büyütmeyi, alışverişte tutumlu ve seçici olmayı, dekorasyon konusunda guru olmayı, pratiklikte gösterdikleri üstün yetenekleri tamamen doğuştan ve Allah vergisidir.

Verdikleri tariflerde genelde "kolay, mükemmel ve evde bulunan malzemeden olup her kabiliyetsiz insan evladının becerebileceği seviyede" olduğu yazılsa da beni bu kategoriden bile muaf tutmak gerektiği açıkca görülmektedir.

Öperim hepsinin ellerinden...


3) Alıntıdan Blog Yaratanlar



Bazıları gerçekten emek hırsızlığı yaparak var olduğu için sopalık olan bu alıntıcıların, bloglarına girdiğinizde bir resim, bir cümle, bir video, bir müzik ile oluşturulmuş, hepsi ayrı bir yerlerden toplanmış bir sürü şey görürsünüz alt alta. Mesela bir şarkının ilk dört satırını yazıp altına görsellerden bulunmuş bir resim koyar ve basar yayınla seçeneğine. Veya bir yazıyı komple alıntılar, zaman zaman yazının başlığını kendince değiştirir, gene bir görsel ekleyip alıntı olduğunu yazmak zahmetine bile girmeden basar gene yayınla seçeneğine.

Genelde kendi üretimini bulamazsınız blogunda, hepsi sağdan soldan alınmış ve beğenildiği için taşınmıştır o bloga. Karşılarına geçip, "bu hırsızlıktır" dediğiniz zaman; bazıları gerçekten yaptıkları işin emeğe saygısızlık olduğunu bilmediklerini iddia etseler de tutup bir blog açacak kadar kabiliyet sahibi olup, internet denen ortamı rahatça kullanabildiklerine bakıp da bu bahaneye inanasınız gelmez hani...

4 ) Template Manyakları



Değişememekten huzursuz tiplerdir genelde bunlar. Durmadan yeni bir temanın peşine takılıp değiştirirler bloglarının görüntüsünü. Ben bu tiplerin, hayatlarında çok monoton ve kısır oldukları için kendilerini tema değiştirerek mutlu ettiklerini düşünüyorum bazen. Ya da ben o kadar sıradanım ki bana batıyor.

Alıştığınız sayfa düzenini yerle bir bulursunuz bloguna girdiğinizde, bazıları abartıp gün içinde bir kaç deneme dahi yapıp sizi salağa çevirirler hatta. Siz daha alışamadan pat! yeni bir yüzle gelirler karşınıza. İçerikle değil makyajla ilgiliyseniz sorun olmaz ama benim gibi alışkanlık takıntılı tiplerdenseniz anlaşabilme ihtimaliniz zordur.

5 ) Alışkanlık Takıntılılar




Hah işte ben gibi olanlar...

Bu tipler başta biraz sancı çekip içlerine sinen template'i bulduktan sonra asla değiştirmezler stillerini. Beceremediklerinden değil, değişmeyi sevmediklerinden. Benimsedikleri tarzın dışına çıkmak ölüm gelir onlara, alışamaz ve kabullenemezler sonradan yaşanan değişiklikleri. Zorla senede bir "hadi bir güzellik yapıyım okuyucuya" diye yola çıksalar da daha deneme aşamasında vazgeçip, gerisin geri aynı temaya dönmüş bulurlar kendilerini gene...

Takıntılıdırlar fena halde. Araştıracak biri olup da peşine takılacak olursa bu tiplerin, göreceği şey aşağı yukarı standarttır. Hep aynı fincandan kahve içip hep aynı marka kalem kullanıyordur mesele bu blogger tipleri. Saç tarzı sık değişmez, giyim stili sabittir. Kendine kavuştuktan sonra edindiği tüm alışkanlıklara, buna blogu da dahil olmak üzere deli gibi bağlıdır işin kısası...

Ikına sıkına da olsa, zorlana zorlana yaptıkları tüm değişiklikler kalıcıdır hayatlarında da, bloglarında da. Zor değişir ama değişince kalıcı olurlar.

Bu tiplerin okuyucuları da sürekli aynı tarzı görmekten sıkılıp bunalırlar...


6 ) "İzle Beni, İzleyim Seni"ciler



Bir bakarsınız gelmiş blogunuza, sizi izlemeye almış, cici bici yorumlar bırakmış. "Bana da beklerim" diye bitirmiş cümlesini.

Gidip siz de ona cici bici bir yorum bırakırsanız, izlemeye alırsanız sizden iyisi yok. Ama yok, sizin ilginizi çekmediyse veya herhangi bir sebepten izlemeye almadıysanız, ya da gizli takipçi olarak izliyorsanız vay halinize! Bir anda eksilir gider listenizden. Yolda görse selam vermez. Böyle de haindir hani... Çok izleyici olunca çok alkış alınıyor mantığından yola çıkarak "Alkışlarla Yaşayan Tiplere" de benzetiyorum ben bunları ama onlar gibi seçici olmamaları ayrıldıkları en bariz nokta bence.


7 ) Alkışlarla Yaşayanlar



Bu tipler yazdıkları her yazının altında bir yorumunuz olsun diye sizi de kendilerini de yıpratırlar. Israrla neden yazmadın? sorgusuna muhattap kılarlar sizi. İzleyici sayıları artsın diye blog blog gezip anlamlı, güzel yorumlar yapıp, izleyicileri arasına katarlar sizi de. Sırf siz de ona gelin diye. Ama bunu dile getirmezler "İzle Beni"ciler gibi. Daha örtbas edilmiştir bu beklentileri. İzledikleri blogları seçerler, "İzle Beni"cilerin aksine. İzleyicilerinin kalabalığı ve şakşak kapasitesi önemlidir ama öyle herkesi de beğenmezler.

Şakşakcılarının kapasitesi de sizi dehşete düşürür zaman zaman. Öyle ilginç beğeni cümleleri okursunuz ki şaşakalıp ya nasıl bir sevgidir bu, nasıl bir iletişim şeklidir diye ağzınız açık öyle aptal olursunuz ekran karşısında. Bir nevi tapma hali, ikonlaştırmış olma duygusu vardır hatta satırlarda. Yuh! dersiniz, geçersiniz.


8 ) "Küstüm, Gidiyorum"cular



Anlaşılamadıklarına dair ardarda bir kaç yazı yazarlar, kendimi ifade edemiyorum derler, olmuyor işte derler ve birden bire yok olurlar. Giderken de ne bir mail adresi, ne bir bilgi ne de bir iz bırakırlar.

Ben bu alemde bunların " Çok hastayım", "Çok fenayım" ve hatta "Öldüm" diyenlerine bile rastladım bu arada, o yüzden artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. İstismarcı bir gruptur, çok yaklaşanı duygusal olarak ezip geçerler. Çoğu fake olup gerçekmiş gibi yapmak en büyük becerileridir.


9 ) Filezoflar




Bu tipler bazen öyle yazılar yazarlar ki okuduktan sonra kendinizi tokatlamak istersiniz. Konuya bakış açıları, yarattıkları zenginlik ve sonuçta vardıkları nokta arasındaki sıçrayışlar sizi kendinize getirip, ciltlerce kitap okumuşsunuz doygunluğu yaratır. Bazen üç cümlede özetlerler tüm ömrünüzce çözmeyi beceremediğiniz bir denklemi veya sayfalarca yazarlar uç bir nokta hakkında. Ve siz şapka çıkarırsınız karşısında.

Yemin ediyorum var böyle bloggerlar da, üstelik listemde öyle çoklar ki...

10 ) Asabi Abiler, Ablalar




Hep öfkelidir bu tipler. Blogunda deşarj olduğunu izlersiniz satırlar boyunca. Topluma tepkilidirler, eşlerine, ailelerine, arkadaşlarına, patronlarına, komşularına. Hatta ev eşyalarıyla kavga edenlerine bile rastlamanız olasıdır. Hep bir hır gür vardır yazılarında. Hareketi bol, öfkesi yüksektir genellikle ve arasıra yorum anlarına kadar sıçrar bu kontrolsüz öfke...

Biraz acıların çocuğu kıvamında arabesk gelse de bana bu tavır, öfke hep çekici bir güç olmuştur izleyiciler arasında. Gene kime sıçradı acaba merakıyla izlenir pek çoğu.

11 ) Kuralsız, Kanunsuzlar




Kendi yarattıkları dil ile yazarlar yazılarını. Türkçe dilbilgisi kurallarına uymadıkları gibi çoğu zaman canları istediği gibi yazıp siz anlayın diye beklerler. Bu kuralsızlık ve Türkçe açısından kirlilik gibi gözükse de bazıları o kadar kolay benimsetirler ki tarzlarını, kendinize şaşırırsınız. Varolmayan kısaltmaların mucidi, olur olmadık kelimelerin mimarıdırlar.




------Görseller alıntıdır--------
Yorum Gönder

Back to Top