Öğrenmeyi Öğrenmek

Gönderen Etiketler: zaman:
Herkese merhaba. Bu hafta size henüz yeni bitirmiş olduğum bir Coursera dersini özetleyeceğim. Dört haftalık dersi bir yazıya sığdırmaya çalışacağım, dev hizmet! :) Coursera nedir bilmiyorsanız hemen söyleyeyim, genellikle üniversite seviyesindeki derslere internet üzerinden ücretsiz olarak katılmanızı sağlayan bir web sitesi. Benim bu yazıda bahsedeceğim ders Learning How to Learn, güzel haber: bu dersin Türkçe altyazısı da mevcut. Sayıları çok fazla olmasa da birkaç dersin daha altyazısı var. Dersler videolar şeklinde, her haftanın sonunda ufak quizler oluyor, bazı derslerde ödev bile verebiliyorlar. Hatta dersi bitirince isterseniz sertifika bile alabiliyorsunuz (bu kısım ücretli ama finansal yardım için başvurursanız sertifikayı ücretsiz olarak da gönderebiliyorlarmış). Bu kadar reklam sonrası artık başlayabilirim. 

Odaklanmış / Dağınık Düşünce

Bazen bir şeyi anlamaya ne kadar çalışsanız da kafanız o bilgiyi almaz. Bu durumda ne yapmak gerekir? Araştırmalar gösteriyor ki iki temel düşünce yöntemine sahibiz. Biri odaklanmış, diğeri dağınık düşünce. Odaklanmış düşünceyi biliyoruz. Tüm dikkatimizi karşımızdaki bilgiye vermişiz, konsantre bir şekilde önümüzdeki bilgileri anlamaya çalışıyoruz. Peki dağınık düşünce ne? Bu düşüncenin daha rahat bir versiyonu.

Bu iki düşünce şeklinin farkını anlayabilmek için şöyle bir benzetme yapılmış. Pinball diye bir oyun vardı bilmem hatırlar mısınız? Topu fırlatıyorsunuz, top içerideki tamponlara çarpa çarpa dolaşıyor etrafta. Beynimizi bir pinball tahtası gibi düşünelim. Birçok tampon birbirine yakın, sıkı sıkı duruyor olsun. Bu durumda fırlattığımız top etrafa çok yayılmadan belirli bir desen oluşturarak ilerleyecektir. Bu tanıdık olduğunuz bir konsept, bildiğiniz bilgiler, bu deseni oluşturmak için ne yapmanız gerektiğinizi biliyorsunuz. İşte bu odaklanmış düşünce oluyor. Peki ama ya farklı bir bakış açısı gerekiyorsa? Daha önceden hiç düşünmediğiniz bir şeyi düşünmeniz gerekiyorsa? Değil topun nasıl dolaşacağını, nasıl dolaşacağını bile kestiremiyorsanız? 

Kevin Mendez, 2014

İşte bu gibi “büyük resmi görme” gibi durumlarda dağınık düşünce yardıma koşuyor. Bu sefer pinball tahtamızda tamponlar az miktarda ve geniş geniş yayılmış. Fırlattığınız top fazla engele takılmadan dilediği gibi etrafta dolanabilir. Çözüme dair nokta atışı cevaba ulaşamazsanız da genel çerçeve hakkında bir içgörüye bu sayede sahip olabilirsiniz.

Bu iki farklı düşünce şekli aynı anda olmuyor. Ya düşüncemiz bir konuya dikkat kesilmiş oluyor ya da fikirler zihnimizde uçuşup oradan oraya atlıyor. Bir şeyi öğrenmek için bu iki düşünce şeklini de kullanmamız gerekiyor.

Ve öğrenme konusunda önemli bir nokta. Öğrenme bir anda olan bir şey değil. Bunu kas yapmak gibi düşünelim. Her gün azar azar antrenman yaparak ancak mümkün olan bir durum, ne kadar zorlarsanız zorlayın bir günde kaslarınız gelişmez. Bunun gibi beynimizde nöral yapıları kurmak da her gün azar azar çalışarak mümkün.

Beynimiz dinlenme anında dahi aktif, buna default mode network diyorlar. Beyinde hafızanın depolandığı trilyonlarca sinaps var, sinaps dediğimiz beyin hücrelerinin aralarındaki bağlantı noktaları. Önceden bu bağlantıların yalnızca güçlendiği, gelişim tamamlanınca beyin hasarı dışında bir değişiklik olmadığı sanılıyordu. Ama şimdilerde anlaşılıyor ki beyin oldukça değişken ve dinamik. Görülüyor ki beyinde sürekli yeni sinapslar oluşuyor ve bazıları yok oluyor. Yani aslında bir bakıma dünkü insanla aynı kişi değiliz.

http://www.frontiersin.org/Neurotrauma/10.3389/fneur.2013.00016/full

Erteleme

Yapmaya çok da gönlümüzün olmadığı bir şeyi yapmak zorunda olmak beynimizdeki fiziksel acı merkeziyle aynı yeri uyarıyor. Yani ciddi ciddi canımız yanıyor. Beynimiz de bu durumda acı verici olandan kaçınmak için dikkatimizi başka bir şeye vermemize neden oluyor. Bu da yapmamız gereken şeyi ertelememiz anlamına geliyor. Ders çalışmak yerine youtube’da video izleyerek canınızın acısını geçirebilirsiniz. Ama bu geçici bir çözüm öyle ya? Günü geçirmek neyse ama ya sınavlar gelince ne olacak?

Ertelemeyle başa çıkabilmek için çok yararlı bir teknikten bahsediliyor. Bu benim de kullandığım ve hatta şu anda da kullanıyor olduğum bir teknik. Mükemmel mükemmel. İsmi Pomodoro. Özelliği ise şu, çalışmaya başlarken 25 dakikalık bir geri sayım başlatıyorsunuz, yirmi beş dakika boyunca başka hiçbir işle uğraşmadan yapmanız gereken şey üzerine odaklanıyorsunuz, bu süre bittikten sonra 5 dakika mola veriyorsunuz. Bu mola saatinde istediğinizi yapabilirsiniz. Bu süre sizin için bir ödül vazifesi görüyor. Dördüncü 25. dakikadan sonra daha büyük bir molanız oluyor, tam tamına 15 dakika :) Elbette sayıları değiştirebilirsiniz ama birçok insan için 25 dakika odaklanmak, 5 dakika ara vermek ideal gibi duruyor. Benden ufak bir not: bolca telefon uygulaması ve tarayıcı eklentisi olarak da mevcut. 

Ertelemeyle başa çıkmada önemli bir yöntem, akşam yatmadan önce ertesi gün yapılacakların bir listesini hazırlamak. Böylece önce zihnimizi hazırlamış oluyoruz. Bir rutinimizin olması bizi erteleme belasından koruyabilir. Yapmamız gerekenleri yaptıktan sonra büyük küçük kendimizi ödüllendirmeyi unutmayalım.

İpuçlarına karşı dikkatli olmalıyız. Çalışmaya karar verdiğimizde bizi amacımızdan saptıran ne varsa onları devre dışı bırakmalıyız. Telefona mı takılıyoruz, telefonu bir köşeye kaldıralım. İnternete mi dalıyoruz, interneti kapatalım. Gibi.

En can sıkıcı işleri ilk sırada yapmak daha iyi sonuç verir. İşlerimizi bitirdikten sonra kendimize bir boş zaman tanımamız iyi olur, yaşasın suçluluk hissetmeden aylaklık yapmak.

Pratik Yapmak Kalıcılaştırır

Matematik gibi soyut meseleleri kavramak biraz daha zor gelebilir. Soyut konuların beynimizde somut bağlantılar oluşturması ve bu bağlantıların güçlenmesi için pratik yapmak oldukça önemli. Pratik yaptıkça nöral ağlar kuvvetlenecek ve konuyu anlamak daha kolay hale gelecek. Özellikle soyut konuları kavramaya çalışırken önce tüm kuvvetinizle konuya odaklanıp daha sonra dağınık düşünce moduna geçmelisiniz. Yani ara vermelisiniz. Uyuyabilirsiniz, yürüyüşe çıkabilirsiniz, duş alabilirsiniz... Beyniniz arka planda meseleyle ilgilenecektir.

Hafıza


İki tür hafızadan bahsediliyor. Çalışma belleği ve uzun süreli bellek. Aslında hafıza konusunda çok daha şey söylenebilir ama bu ders kapsamında bu ikisi ön plana çıkıyor. Çalışma belleği güncel olarak bilinçli şekilde aklımızda tuttuğumuz bilgi. Çalışma belleğinde ortalama olarak dört parça bilgi tutulabiliyor. Ama küçük parçalı bilgileri birleştirip tek parça haline getirebilirsek çalışma belleğinde bu birçok bilgiyi tek parça şeklinde de tutabiliriz. Kısıtlı görünüyor ama göründüğünden daha geniş aslında. Mesela sekiz tane rakamı tek tek aklınızda tutmaya çalışırsanız ortalama dört tanesini hatırlayabilirken iki iki gruplara ayırarak hepsini aklınızda tutabilirsiniz.

Uzun süreli bellek ise tam bir depolama merkezi. 
Çalışma belleğindeki bilgileri uzun süreli belleğe atabilmek için tekrar gerekiyor. Aralıklı tekrar denilen bir tekniğin epey işe yaradığı görülüyor. Bu teknik uzun süreli hafızanıza almak istediğiniz bilgileri araya zaman koyarak tekrarlamanızı gerektiriyor. Bir günde birçok tekrar yapmak yerine iki günde bir birkaç kere tekrar yapmak daha etkili.

Birtakım hafıza teknikleri var. Bunlar öğrenmenin özellikle ilk aşamasında oldukça faydalı. Benzetmeler yaparak ve metaforlar kullanarak öğrenmek bir teknik. Metaforlarınız, benzetmeleriniz ne kadar görsel ve ne kadar gülünç olursa o kadar kalıcı olur. Bunu ben eğitim hayatımda da uyguluyordum, pek zevkli doğrusu.

Uykunun Öğrenmedeki Önemi


Uyanık olduğumuz sürece beynimizde zehirli maddeler oluşuyor. Ve bu zehirli şeylerden arınmak uyku sırasında mümkün olabiliyor. Uyumadan girdiğiniz bir sınavda beyninizde türlü toksik maddeler olduğunu ve bu sebeple iyi düşünemeyebileceğinizin farkında olun. Ayrıca uyku öğrenme ve hafıza için de kilit nokta. Beynimiz uykuda bilgileri ve kavramları birleştiriyor. Hatırlamak istediğimiz konuları hafızamızda güçlendiriyor ve önemsiz şeyleri siliyor. Öğrenmek istediğimiz bilgileri kendi kendine tekrarlıyor.

Bilgi Parçaları Oluşturmak

Biraz önce de bahsettiğim gibi küçük bilgi parçalarını birleştirerek onları belleğinizde daha kolay tutabilirsiniz. Bu öğrenmenin temel noktalarından biri. Bilgisayarda dosya sıkıştırmak gibi düşünün. Bilgileri birbirleriyle ilişkili hale getirebilmek için ilk önce konuyu anlamanız gerekiyor. Daha sonra da tekrarlamanız gerekiyor.

Öğrenme İpuçları
Öğrenme yöntemlerinden en etkili olanlarından biri kendi kendine hatırlamak yöntemi. Bir bilgiyi öğrendikten sonra aklınızda ne kaldığını kendi kendinize düşünmek birçok yöntemden daha etkili. Ayrıca öğrenmenin tek bir mekandansa farklı farklı mekanlarda olması da bizim avantajımıza. Böylece çevresel ipuçlarıyla eşleştirme fırsatımız olmadan öğrenebiliriz. Aksi takdirde evde öğrendiğimizi okulda hatırlamak zor gelebilir.

Belli bir alanda uzmanlaşmak yerine farklı alanlardan bilgiler edinmek şaşırtıcı bir şekilde işe yarıyor. Öğrenirken farklı yaklaşımları, farklı teknikleri, farklı kavramları bir arada kullanmaya çalışın.

Yeterlilik İllüzyonu diye bir mesele var ki evlerden ırak. Kişinin bilgiyi öğrendiğini sanması. Anlamak tek başına öğrenmek için yeterli değil. Anlamak ilk aşaması. Sonrasında tekrar etmek gerekiyor. Ama yalnızca kuru kuru tekrar yapmak yeterlilik illüzyonuna neden olabilir. Aralıklı tekrarlar yapmak gerekir. Bir de önemli bir nokta da şu. Okuduklarınızın altını mümkün mertebe çizmeyin, onları fosforlu kalemle işaretlemeyin. Sırf altını çizdiğiniz için öğrendiğinizi sanabilirsiniz. Bu yeterlilik illüzyonuna kapılmadığınızdan emin olmanın en güzel yolu mini testler hazırlamak ve bir yerlere bakmadan bilginin ne kadarını hatırladığınızı test etmek.

Kolay konularla uğraşıp durmayın, bu da uzmanlaştığınızı sanmanıza neden olur. Bile isteye zor olanı çalışın. Bir de einstellung denen olay var. Einstellung var olan bir düşüncenizin yeni bir fikir ya da çözüm üretmenizi engellemesi. Dikkatli olmakta yarar var.

Bu dersi almanızı tavsiye ederek burada bitireyim artık. Tüm dersi bir yazıda özetleyebilirim sandım ama kısa tutabilmek için epey bir yeri atlamak zorunda kaldım. Yine de epeyce bir önemli noktaya değinmiş olduğumu düşünüyorum.

Haftaya görüşmek üzere, hoşçakalın sevgili okurlar.
Yorum Gönder

Back to Top