Pozitif Psikoloji - 1

Gönderen Etiketler: zaman:
Bismillah diyerek başlayayım. Size bir haberim var. Önümüzdeki birkaç hafta boyunca pozitif psikoloji hakkında yazacağım. O da ne ola diyenler için bu yazı bir giriş yazısı olacak. 

Bilgilendirici yazılar yazarken içimde hep bir tedirginlik oluyor. “Ben ne biliyorum ki böyle bilmiş bilmiş yazıyorum” hissi elimi kolumu bağlıyor. Kendime karşı bu kadar eleştirel olmamam lazım yoksa benim kastettiğim manada bir şey bilen sayısı pek azdır şu dünyada. Benim kastettiğim mana şu ki bir konuya inciğine cinciğine kadar hakim olmak, üstüne bunu hayatına uyguluyor olmak. Elbette bildiklerimizi aktarırken kıstasımız bu ikisi olsaydı hepimiz sessiz sessiz oturuyor olurduk. O yüzden zincirlerimi kırıyorum ve hakkında bir adet kongrede sunulmuş makalem (lisans ödevi aslında, çaktırmayın) olan bu pozitif psikoloji dosyasını açıyorum. 

Anlatmak için pozitif psikolojiyi seçme sebebim bakış açısının ve yöntemlerinin insan fıtratına uygun olduğunu düşünmem. Üstelik bu yazı serisi vesilesiyle daha ayrıntılı araştırma gerekliliğim olacak ve sizinle beraber ben de bir öğrenme sürecine girmiş olacağım. İşte bu pozitif bakış açısı hep pozitif psikolojinin minnoşluğundan. 


Bu hafta yalnızca genel olarak pozitif psikoloji nedir, insana bakışı nasıldır gibi konulardan bahsedeceğim. Zaten şu ana kadar bile epey bir yazdım, çok uzatmadan bu hafta kararında bırakmak niyetim. Önümüzdeki haftalarda daha pratik konulara değinebilmeyi umuyorum. Bu yazıları yazarken kullandığım kaynakları yazının sonuna ekleyeceğim ki olur da ayrıntılı okumak isterseniz elinizde bir kaynak listesi olur. 

Pozitif psikoloji insan yaşamının olumlu taraflarını ele alan bir bilim dalı. Yaşamı yaşanılası kılan ne, insanları ve toplumu düzgün bir şekilde işlemeye ve gelişmeye yönlendiren biyolojik olsun, kişisel olsun, kültürel olsun boyutlar neler? Pozitif psikolojinin asıl meselesi iyi yaşanmış ve tatmin edici bir hayatın nasıl olduğu. Bunun için neler yapılması gerektiği. Gördüğünüz üzere bildiğimiz klasik psikolojiden oldukça farklı bir bakış açısı var. Hastalıkların, tanıların peşinde koşmuyor. Eksik olanı, yanlış gideni bulmaya değil, var olan meziyetleri ortaya çıkartmaya çalışıyor. Adına neden pozitif dendiğini daha iyi anlıyorsunuzdur şu an.

Kaynak: Boniwell, I. (2012). Positive Psychology In A Nutshell: The Science Of Happiness: The Science of Happiness. McGraw-Hill Education (UK). 

Bu akım 1990’ların sonunda, nispeten epey yeni bir çağda ortaya çıkmış. Bunun sebebinin insan ruhunun uzunca bir süre ihmal edilmesi olduğunu düşünüyorum. Nasılsa araştırılamaz, bilemeyiz diyerek ruhsal hayat yerine semptomlara kafayı takmış bir psikolojiye tepki olarak bile çıkmış olabilir. Tabii bu benim yorumum, kelli felli adamların dediğine göre ikinci dünya savaşının bu işte bir parmağı varmış, diğer birçok şeyde olduğu gibi. 

İkinci dünya savaşından önce psikolojinin üç görevi varmış: akıl hastalıklarını iyileştirmek, normal yaşamı geliştirmek ve yeteneği tespit etmek. Savaştan sonra ise psikolojinin tek görevi akıl hastalıklarını iyileştirme’ye dönmüş, malum yıkıcı bir savaş sonrası insanların tek derdi iyileşip normal bir hayata kavuşmak. Böylece ana akım psikoloji “hastalık modeli”ni benimsemiş. Sana bir hasta geliyor, semptomlarını belirleyip onu iyileştiriyorsun sonra da evine gönderiyorsun. Hâlâ daha bu bakış açısı hakim sayılır. “Psikoloğa gidiyorum” dediğinizde herkesin aklına ilk olarak “derdin ne” sorusu geliyor. 

Pozitif psikoloji bu hastalık modelinden ayrılarak “hayatında kötü giden ne var” diye sormak yerine “hayatında iyi giden ne var” diye soruyor. Ve bu iyi tarafları araştırıyor. Ha tabi bu sebeple zihinsel hastalıkların tedavisi için biraz zayıf kaldığını söyleyebiliriz, zaten öyle bir iddiası da yok. Bir güzel yanı da bol keseden sallayan kişisel gelişimcilerin aksine bilimsel yöntemler kullanılıyor araştırmalarda. Kişisel gelişimin bilimselli hali diyebiliriz en özet haline. 

Buraya kadar nasıl? Çok karışık anlatmamışımdır umarım. Sonraki haftalarda biraz daha pratik uygulamaları anlatmaya geçeceğim, sanırım anlatmak için en sabırsızlandığım yerler oralar ki bu cümleyi daha önceden de kurmuşum yazının başında. 

Ama öncesinde biraz daha teorik gitme ihtimalim var, bilmiyorum, bakıp göreceğiz.

Geçen haftaki yazıma çok güzel tepkiler aldım. Bana çok soyut yazmışım gibi gelmişti ama benimle aynı şeyleri düşündüğünü söyleyenler oldu. Pek bir mutlu oldum. İnsanın hissettiklerinde yalnız olmadığını bilmesi güzel. Bu yazı serisinin geçen haftaki sitemlerime de iyi geleceğini düşünüyorum. Hayatı bir büyüme, gelişme yeri olarak gördükten sonra bizi durdurabilene aşkolsun. 

Sağlıcakla kalın, salıncakta sallanın sevgili okurlar. Haftaya görüşmek üzere.


Bu bölümün kaynakları: 

  • Boniwell, I. (2012). Positive Psychology In A Nutshell: The Science Of Happiness: The Science of Happiness. McGraw-Hill Education (UK). 
  • Wikipedia
  • Snyder, C. R., & Lopez, S. J. (Eds.). (2009). Oxford handbook of positive psychology. Oxford University Press, USA.
      Yorum Gönder

      Back to Top