Yeşil Müslümanlar

Gönderen Etiketler: zaman:
Herkese merhaba. Yeni yeni keşfettiğimiz bir oluşumdan bahsedeceğim bu yazımda. Adı “Groene Moslims”, Türkçesi “Yeşil Müslümanlar”. Hollanda merkezli bir kuruluş. Çevrecilikle ilgili etkinliklerinin yanı sıra ayda bir kere Hollanda’nın bir yerinde on kilometreyi geçkin yürüyüşler düzenliyorlar. Ben ve eşim şimdilik iki yürüyüşlerine katıldık. Hollanda’da belirlenmiş güzel yürüyüş rotaları var, şuradan bakabilirsiniz listesine. Yürüyüşe katılanlar Hollanda’nın farklı farklı şehirlerinden geliyor. Grubun başında Müslüman bir Hollandalı var, yürüyüşleri o ayarlıyor. Facebook grubunda duyuruluyor, nerede kaçta buluşulacağı, rotanın ne kadar kilometre olduğu vesaire. O kadar güzel bir grup ki yani insanların karşılık beklemeden bunca emeğin altına girdiğini görmek çok etkiledi beni. Liderimiz yürünecek rotayı önce bir iki gönüllüyle beraber yürüyor, sonra grupça yürünmesine karar veriyormuş. Bu bahsettiğim rotalar on kilometreden başlıyor. 

Yürüyüşler genelde ayın ilk cumartesi günü oluyor farklı bir durum olmazsa. Saat on bir gibi buluşuluyor ve yaklaşık dört beş saate yakın yürünülüyor. İlk katıldığımda onca kişiyle beraber yürümenin geceye kadar süreceğini düşünmüştüm. On yedi kilometrelik bir rotaydı ve epeyce bir insan vardı. İlla ki birileri arkada kalır, illa ki ara uzar, plananlanandan başka mola isteyen olur diyordum. Ama o yürüyüşe katılanlar yaşlı genç demeden bir tempolu yürüdüler ki nasıl. Grubun en arkasındaki kişi bendim. Abartmıyorum. Çoğu zaman neredeyse koşarak önümdekilere yetişmeye çalıştım. Sonra ara verildi, namaz kıldık, getirdiğimiz öteberiyi yedik, bir baktım ki grup  çoktan ayaklanmış gidiyor. 



Böyle uzun uzun yürümek ayaklarımı üzüyor olabilir ama ruhuma çok iyi geliyor. Bir de kafa dengi insanların arasında olmak da ayrı bir güzellik. İlk katıldığım yürüyüşte ta çocukluğumdan (hatta bebekliğimden diyeyim) en yakın arkadaşlarımdan biri de vardı. (Kader işte, aklımızın ucundan geçmezdi, ben evlenip Hollanda’ya gideceğim de, o da Erasmus yapmaya gelecek.) Onunla beraber yürümüştük, bir iki kişi dışında kimseyle de tanışmamıştık. (Tamam o biraz da bizim asosyalliğimiz). Ama ikinci yürüyüşte canım arkadaşım Türkiye’ye dönmüştü, eşim de daha ilk dakikadan hemen başka arkadaşlar edindi, ben de öyle sap gibi durmayayım birileriyle tanışayım dedim. 

Çok girişken biri sayılmam. Ama kendime meydan okumayı da severim. İkinci yürüyüşümde birçok kişiyle tanıştım. Farklı farklı milli kökenleri olsa da neredeyse hepsinin ana dili Hollandaca. Benim en zorlandığım kısmı bu oldu. Kendi aralarında Hollandaca konuşan insanların yanına gidip İngilizce sohbet açmak. İngilizceleri de çok çok iyi, ama hemen beni unutup Hollandacaya dönebiliyorlar. Böyle zamanlarda ne yapacağımı bilemiyorum doğrusu. Bir şeylere güldüklerinde ehe ehe diyerek katılmaya çalışıyorum, bazen ne oldu ne dedi diye araya giriyorum filan, ama içinde bulunmaktan hoşlandığım bir durum olmadı kabul edersiniz ki. 



Yine de birebir konuştuklarım da oldu, telefon numarası takası yaptığımız, facebookta ekleştiğimiz. Hatta Maastricht’te yaşayan birkaç kişiyle bile tanıştım. Ki bu benim için çok çok iyi haber çünkü burada hiç arkadaşım yok. Bir de bu son yürüyüşün benim için bir meydan okuma daha içerdiğini söylemem gerek. Yürüyüşün artık resmi fotoğrafçısı sayılan abi gelmemiş, benim de makinemi görünce etkinlik sonunda facebook’a konulacak fotoğrafları benim çekmemi istediler ya da eşim mi sena çeker demiş o kısmı tam bilmiyorum. (Sadece bu işte bir parmağı olduğunu biliyorum. ☝🏻) Normalde çiçek böcek manzara çekmeyi tercih ederim, insanları çekmekten de çok çok çok çekinirim. Ne tepki vereceklerini kestiremediğimden biraz korkarım da. Ama bana böyle bir görev verildi, uğraşayım madem diyerek kolları sıvadım. Önce grubu hep arkadan çektim hehe. Sonra bir iki kişi isteyerek poz verdi filan derken açıldım. Kötü bir tepki de almadım, şeker gibi insanlar zaten. 



Yürüyüş rotalarının nefisliğinden bahsetmeme bilmiyorum gerek var mı. Fotoğraflar elbette yürüyüşlerden. İlki de ikincisi de harikaydı. Kuş sesleri eşliğinde, Hollanda’nın o meşhur serinliğinde, huzur içinde yürüdük. Çok çok şükür sebebi. Eğer Hollanda’ya yolunuz düşerse ve ayın ilk cumartesi müsaitseniz mutlaka katılmanızı tavsiye ediyorum. Belki karşılaşırız bile. 

İyi bir ayakkabı giymeyi, yağmurluğunuzu yanınıza almayı, kendinize yiyecek bir şeyler hazırlamayı unutmayın. Yürüyüş bittikten sonra ertesi güne kadar sürecek ayak ağrısına da hazır olun. 

Aşağıda çektiğim birkaç fotoğraf daha var. Onlara da bakmayı unutmayın. Haftaya görüşmek üzere. Hoşçakalın. 👋🏻








Yorum Gönder

Back to Top