Eğer öfkenizi açıktan göstermekten bıktıysanız, olumsuz duygularınızı daha subliminal yollarla göstermek ve karşınızdakini iz bırakmadan delirtmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz. Gösterişsiz bir katarsisten sonra “Ben ne yaptım ki şimdi?” diyebilmenin tahmin edersiniz ki ruhu sırıttıran bir yanı var. Öfkenizi çaktırmadan gösterdiniz ve kimsenin sizin aleyhinize kullanabileceği somut bir delil yok. Hahayt.
Pasif agresiflik nedir, nasıl bir şeydir az çok fikriniz vardır. Yine de bilimsel bir yazı edasıyla tanımını yapayım. Devasa bir psikiyatri tanıları kitabı olan DSM’nin son baskısında pasif agresif kişilik bozukluğu başlığı kaldırılmış. Bir önceki baskısında ise (dördüncü edisyon) şöyle geçiyor:
Sosyal ve mesleki ortamlarda uygun performans taleplerine karşı negatif tutum ve pasif direniş halinde olmak.
Bir kişilik bozukluğu olarak baktığınızda ciddi bir tablo çıkıyor karşınıza. İnatçı, takdir edilmediğinden yakınan, otoriteyi küçümseyen, sebepsiz yere her şeyi eleştiren, kıskanç, tartışmacı, somurtkan...
Şimdi bir uyarı yapıp rahatlayacağım. Bu yazıya başlarken klinik anlamdaki pasif agresifliğe hiç değinmeden ironi amaçlı olduğunu anlayacağınızı umarak pasif agresif davranabilmek için madde madde neler yapmanız gerektiğini yazacaktım. Ama bir psikoloji mezunu olarak bu fikir içime tam sinmedi. O yüzden işler çığrından çıkmadan en baştan söyleyeyim. Birileriyle bir sıkıntınız varsa iletişim kurarak çözmeye çalışın. Pasif agresiflik ne size rahatlama sağlar ne de sorunlarınızı çözer. Huh. Bu açıklamayı yaptım ve rahatladım. Gelelim rehberimize.
Diyelim ki yakın bir arkadaşınızdan final sınavı için hazırladığı notları istediniz. O da tamam dedi, iyi hoş. Ama beklediniz beklediniz bir türlü notlar elinize geçmedi. Birkaç kere de sordunuz, yarın öbür gün derken arkadaşınız sınava bir gün kala verdi notlarını. Daha önce vermiş olsaydı yine son güne bırakacaktınız çalışmayı ama olsun, belki daha önceden bakardınız, sizi ne hakla zor durumda bırakabilir? Ona bağırıp çağıramazsınız, çünkü notlar onun. Ama size bu muameleyi reva görmesine de göz yumamazsınız. Bakalım neler yapabilirsiniz?
1) Rutini bozun.
Hepimizin yalnızca bozulduğunda fark ettiğimiz rutinleri var. Arkadaşınızla rutininizi keşfedin. Belki sabah derslerinden önce kantine gidip tost alıyordunuz, belki ders aralarında hep gittiğiniz bir kafe vardı, belki o kadar yakın değildiniz ama onu her gördüğünüzde selam veriyordunuz. Bu rutini bulun. İlla ki vardır. Düşünün. Sonra da bu rutini çat diye bozun. Görünce selam vermeyin. Kantine tek başınıza gidin. Ders arasında kendinize bir meşguliyet uydurun. Rutini bozulduğu için arkadaşınız hafif bir huzursuzluk duyacaktır. Nedenini sorma ihtimaline karşı bahaneniz de hazır olsun. “Sabah neden beni kantine çağırmadın?”, “Bilmem kahvaltı yapıp gelmişsindir diye düşündüm.” gibi.
2) Dinliyor taklidi yaptığınızı çaktırın.
Burada ikinci seviyeden bir çakallık söz konusu. Bu arkadaşınızla illa ki konuşacaksınız. Zavallı kurbanınız ona ne kadar kızgın olduğunuzu daha anlayamadı. Öyle havadan sudan konuşuyor. İşte yok hafta sonu amcamlar geldi, yok onlarla emirgana gittik, falan filan. Sizin yapmanız gereken bir yandan dinleyip kafa sallamak, ama bunu yaparken de aşırıya kaçmadan “seni dinlemiyor sadece kafa sallıyorum” izlenimi vermek. Böylece anlattıklarına değer vermediğinizi, onun dinlenmeye değer biri olduğunu düşünmediğinizi ama kibarlıktan dinliyor gibi yaptığınızı düşünecektir. Buyrun size psikolojik işkence. Abartılı tepkiler vermeniz, kaşlarınızı sık sık kaldırıp yerli yersiz “öyle miii” demeniz, komik olmayan cümlelere kahkahalarla gülmeniz işinizi kolaylaştıracaktır.
3) İğneleyici konuşun.
Buna hepimiz aşinayızdır. Sakın iğneleyici konuşmayı unutmayın. Ama dikkat etmeniz gereken bir nokta var. Öfkelendiğiniz meseleye atıf yapmayın, bırakın iğneleyici cümlelerinizin altı boş olsun. Kurbanınız bu sinir bozucu davranışlarınızın sebebini hemen anlarsa yaptıklarınızla daha az ilgilenecektir, böylece etkisiz kalırsınız. Aradaki ilişkiyi hemen kurmasına müsaade etmeyin. Bırakın biraz meraklansın, huzursuzlansın, neden böyle davrandığınızı düşünüp içi içini yesin. Değil mi ama? Mesela notlarını son gün veren arkadaşınıza dönelim, oldu ya birinin kimseyle notlarını paylaşmadığını söyledi sitemle. Sakın ola ki “diyene bak” demeyin. Hayır, sakın. O konuya değinmeyin. Ama alakasız konularda istediğiniz kadar özgürsünüz. Diyelim ki “Ya yemekhanenin yemekleri de berbat” dedi, o zaman kaşlarınızı çatıp “cidden, bunu sen mi diyorsun?” diyebilirsiniz. Neyi kastettiniz? Yaa, siz de bilmiyorsunuz, işte kafasına bir soru işareti düşürdünüz.
4) Karşı çıkın.
Sorgulamak en insani meziyetlerden biri. Bunu kullanın. Muhalefet beklemediği an çat, muhalefet olun. Her dediğini sorgulayın. Söylediğinin aksine argümanlar bulun. Bu hem sizin analitik düşünme kabiliyetinizi arttıracak hem de kurbanınızı çileden çıkartacaktır. “Neden benimle aynı fikirde değilsin?” diye çemkiremeyeceği için de bir şey diyemeyecek, iyice sinecektir. Mesela arkadaşınız “bugün hava çok güzel” mi dedi? “Bence pek de güzel değil, baksana güneş gözümüzün içine giriyor, bir şey göremiyoruz.” diye cevap verin. “Yemekhanenin yemekleri çok kötü” mü dedi? “Yüzlerce insana yemek hazırlıyorlar, bence gayet bile iyi, ne bekliyorsun ki?” deyin. Sağlam argümanlar kullanmayı unutmayın.
5) Surat asın.
Çok abartmamak kaydıyla yapın bunu. Hatta üstüne, kurbanınız somurttuğunuzu fark edince zorla gülümsemeye çalışıyormuş gibi yapın. Esprilere acı acı gülün. İçinizin kan ağladını ona mimiklerinizle hissettirin. Acaba fark etmeden yanlış bir şey yaptım da bana mı kırıldı diye içi içini yiyecektir. Sizin istediğiniz de bu değil mi zaten? İyi olup olmadığınızı sorduğunuzda lafı beceriksizce çevirmeye çalışıyor gibi yapın. “Evet iyiyim, ya dün akşamki maçı izledin mi?” Karşınızdaki bir derdiniz olduğuna ve bunun kendisinden kaynaklandığına artık iyice emin olacaktır.
6) Safa yatın.
Bunca pasif agresifliğe ruhu olan kimse kayıtsız kalamaz. Karşınızdaki iyice kendinden şüphe eder bir hale geldi, sizde bir hal olduğunu düşünüyor. Belki sinirlendi, ama tam olarak neye sinirlendiğini de kestiremiyor. Sonuçta somut bir çıkışmanız olmadı. Alttan alta onun ne kadar kötü biri olduğunu ona duyurdunuz. Onu değersiz hissettirdiniz. Şimdi yüzleşme zamanı. Neden böyle davrandığınızı size sorabilir. Hatta öfkenizin nedenini de bulup “Tüm bunlar notlar yüzünden mi?” bile diyebilir. İşte altın darbe için size fırsat. Safa yatın ve “tüm bu olanlar derken neyi kastediyorsun?” diyerek soruya soruyla karşılık verin. Ya da “ne yaptım ki ben?”, daha da fenası “iyi misin?” diye sorun. Eğer açıklamaya kalkarsa işte sen beni dinlemiyorsun, sabah kantine de çağırmadın zaten bla bla, “böyle şeylerden alındığını bilmiyordum”, “ne kadar naifsin, özür dilerim incineceğini hiç düşünmemiştim” gibi cümlelerle sorunun onun alınganlığı olduğunu ima edin. Hatta problemi unutmuş gibi yapın. “Notlar derken? Bu arada teşekkür ederim notlar için. Ama anlamadım, ne alaka?”
***
Altıncı maddeyle birlikte pasif agresiflik rehberimizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bir uyarı daha yapayım. Bu yöntemler sizi umursamayan insanlar üzerinde etkili olmayabilir. “Yav bi git işine” durumuna düşebilirsiniz. Peki sizi umursayan insanlara niye kötü davranasınız? Orası da sizin vicdanınıza kalmış.
Tüm bu taktikleri ters mühendislik yaparak size uygulandığında tespit edebilirsiniz. Tüm yazının amacı da oydu zaten, yoksa neden böyle kötü tavsiyeler vereyim :P
Haftaya görüşmek üzere. Hoşçakalın.