Günlük koşuşturmalar aynen devam ediyor. İnsan olmanın fıtratında sınav var. Sınavlar ve imtihanlar. Kimimizin yükü daha az görünür ama belki sorun kapasitelerin farklı olmasıdır, yani bana hafif görünen bir imtihan başkasına görece olarak kaldıramayacak kadar ağır geliyor olabilir. O yüzden her zamanki politikam kimsenin derdini küçümsememek üzerine. Bu konu da nereden çıktı? Şöyle ki tüm her şeyi hallettikten sonra yazmak istediğim bir yazı vardı, başımıza gelenlerle ilgili. Bir de bir Hollandalıyı yemeğe davet etmek istiyordum. Öyle korkutacak kadar büyük şeyler değil başımıza gelenler. Yalnızca, çözülürse epey rahatlayacağımız birkaç problemimiz var. Sonuçta hiçbir şey güllük gülistanlık değil. Ama işte problemlerin çözülme süreci uzuuuun sürdüğü için ne istediğim yazıyı yazabiliyorum ne de Hollandalıyı yemeğe çağırabiliyorum. İşi iyice gizemli hale getirebildim mi? Çözülünce ne olup bittiğini yazacağım, söz. Şimdilik bu kadar.
Birkaç güncelleme yapayım. Burada yüksek lisansa başvurmaya karar verdim. Benim için büyük, insanlık için küçük bir adım. Bunun için önümüzdeki ay TOEFL adlı melun sınava hazırlanıyorum. İnşallah iyi sonuç alabilirim, yeterli puanı diyeyim. Beklentilerimi çok yüksek tutmuyorum kendimi tanıdığım için. Elimden geleni yapıp kalanında tevekkül edeceğim, yapılabilecek en mantıklı şey bu. Her gün şöyle böyle çalışıyorum. Konuşma bölümü beni en çok zorlayan bölüm. İnşallah sınava kadar kendimi biraz geliştirebilirim.
Son bir bitiş paragrafı yazmam gerekiyor sanırım ama nasıl kotaracağımı bilmediğim için nasıl kotaracağımı bilmediğimi yazıyorum. Hoş görün. İçinizden gelirse bana dua edebilirsiniz, çok sevinirim.