Bu sefer bir cuma sabahı kaçtık İstanbul'dan. Altımızda bulutlar, üstümüzde güneşle uçtuk güneyin güzeline...
Tam 20 yıl önce yaşadığımız, yaşarken mutlu olduğumuz 3 günü tekrar yaşamak için, bugün ki hayatımızdan sadece 3 güncük çaldık, hepsi o.
Doya doya tadına vardığımız, 20 yaş heyecanlarımızı 40 yaşımıza taşıdığımız, o günlerde anlamadığımız, soramadığımız, farkına varamadığımız ne varsa sorduğumuz, anladığımız, farkına vardığımız bir 72 saat hediye ettik kendimize. Tekrar çocuk olduk, tekrar genç olduk, tekrar var olduk.
Yaklaşan kış yüzünden sevdasından uzak kalacak minik deniz taşlarını ve sevdalısı kumsala uzanan köpük köpük dalgaları seyrettik, kalbimizdeki Kasım romantizmiyle güneşe sarılıp, etrafımızdaki rengarenk onlarca balıkla birlikte serin ama bildik o sularda tekrar yüzdük.
Kendimizi şımartmayı ne çok erteliyoruz aslında. Bu minik tatil dönüşü bir kez daha anladık ki hayat böyle küçük ve plansız kaçamaklarla ancak katlanılır kıvama geliyor. "Daha sık yapmamız lazım" diye not düşerek aklımıza döndük geldik şehrimize... Belki sizlere de ilham verir hayatı ertelememek için diye umarak ekledim üç beş kare resmi de :)