Boş yere hiç kandırmayalım kendimizi, hepimiz sahtekarız... Yalpalamaya, evirip çevirmeye, ama diye başlayan cümleler kurmaya hiç gerek yok.
Çocuk suretimizden sıyrıldığımız andan itibaren hızla öğretildi bizlere de büyükcül meziyetler birer birer : sahte olmak, mış gibi yapmak, görmezden gelmek, inkar etmek, beyaz yalanlara sarılmak, olmadı pembesini ileri sürmek, o da yemedi en koyusundan birşeyler uydurmak.
Uyanamadığımız için derse geç kaldığımızda ceza almamak için otobüsün tekerleğini patlattık, "sevmiyorum" demek ayıp olur diye "seviyorum" dedik, hatta "çoook seviyorummm" bile dedik, daha fazla istemek arsızlık olur diye "doydum" dedik, "nasıl durmuş" diye sorana "bok gibi" demek rezalet olur diye "idare eder" dedik, aklımızdakini, kalbimizdekini ortaya koymamak için bin türlü kılıf uydurup yalan yanlış yaşadık gittik işte...
Adına da büyümek dedik!
İçimizdeki çocukla birlikte öldük, kimse farketmedi.Neşemizin kuruyup, endişemizin bizi kemirdiğini biz bile göremedik. Sorumluluklarımız oldu, olgunlaşmak zorunda kaldık, büyürken değişmeliydik. Değiştik. Yeterince sahtekar oluverdik bir anda. Dünya da rezil çamur bir yer oldu, kimseye inanasım da gelmiyor işte bu yüzden. Hepimiz hastayız, hepimizin saklamaya çalıştığı arızaları var. Benimkilerden biri de bu belli ki.
Keşke hiç büyümeseydim diye ağlarken öte yandan bir çocuk büyütüyorum, üstelik "oğlum sen büyüdün artık" diye diye!
Kendimi kötü hissediyorum, en büyük sahtekar benim çünkü :(